Önce tırışkadan bir fıkra;
İki eski arkadaş, senelerce birbirlerini görmemiş, yıllar sonra tekrar karşılaşmışlar. İkisinin de birer kızı var. Biri diğerine sormuş;
– Çoluk çocuk nasıl?
-Biliyorsun bizim kız vardı. Büyüdü amcası. Okumadı bizim kız fakat harika bir iş buldu. Hızla yükseldi işinde, patronun gözüne girdi. Patron şirkette en çok kızımı seviyor. Hiç yanından ayırmıyor. Patron nereye, kızım oraya. Bir de ev kiraladı kızım için, orada kalıyor şimdi. Akşamları bazen beraber çalışıyorlar evde de. İş gezilerine de bir tek kızımı götürüyor patronu. Araba da aldı geçenlerde. Bütün harcamalarını da karşılıyor başarılarından dolayı. Ee, senin kızın nasıl, neler yapıyor?
Arkadaşı biraz da şaşkın vaziyette cevap verir;
-Valla n’olsun arkadaşım. Benim kızım da or..pu oldu ama ben senin kadar güzel anlatamıyorum.
Bu tırışkadan fıkra, Cumhuriyet gazetesindeki 28 Ocak 2018 tarihli tüp taşıyan mutlu çalışanları gösteren resimle süslü haberi okuyunca geldi aklıma. Haberin bağlantısı
Foto : Cumhuriyet (ilgili haber)
Haberde, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO)’nın kıymetli bir meclis üyesi tüp ve damacana su sektöründe eleman bulamadıklarından yakınmış. Ama mevzuyu o kadar güzel anlatmış ki, haberin sonundaki “nedense işçi bulmakta çok ciddi sıkıntı çekiyoruz” ifadesine katılmamak ve şaşırmamak elde değil. İnsanın hemen tüp ve damacana su taşıyası geliyor.
Bu tür açıklamalarda zaten en güzeli çok istisnai hallere vurgu yapmak, bir çok mucizevi durumu aynı anda gerçekleşebilir gibi anlatarak başlık haline getirmek, olmayacak hayallerle bir manzara oluşturup sonra kendini bile şaşırtmaktır.
Kıymetli meclis üyesinin açıklamalarını okuyunca şu hisse kapılıyoruz; Bu işi yapacak arkadaşların maaşları 2000 TL’nin üzerine çıkabiliyor. Ama biliyoruz ki, bu işi yapanların ehliyetlerinin olması lazım öncelikle. Çünkü gördüklerimizin büyük çoğunluğu hem aracı ya da motoru kullanıyor, hem de tüp ve su servisi yapıyor. Bununla beraber, beyefendi oran vermemiş fakat, devletin verilerine göre Türkiye’de çalışanların yüzde kırk beşinin asgari ücretli olduğunu, bu sektörün de ehliyetten fazla bir vasfı olmadığını düşündüğümüzde, büyük çoğunluğunun asgari ücretle çalıştığını kolayca tahmin edebiliriz.
Beyefendi, sanki çok acayip bir şeymiş gibi, çalışanların en az asgari ücret, sigorta ve yemek imkanlarıyla işe başlayabileceklerini belirtmiş. Bunun daha azı mümkün mü gerçekten? Bu süper imkanlar için de ayrıca şaşırıyoruz haliyle. Çalışma saatlerinin genelde 08:00-20:00 olduğunu belirtiyor. Su ve tüp dağıtımının gece yapılmadığına ayrıca seviniyoruz. Ayrıca günde 12 saate kadar çalışma imkanı ve haliyle fazla mesai ücreti de varmış ve bu maaş 2 bin liranın çok üzerine çıkabilirmiş. Ne kadar üzerine çıkabileceğini sürpriz olsun diye söylememiş.
Bu kadar basit bir işe bu para galiba çok. Taşıyacağınız tüpün tanesi 25 kilonun, damacana su ise 19 kilonun biraz üzerinde. Bir nevi ağırlık kaldırma ve denge sporu. Bu imkanı da size başka bir sektör zor verir. Mümkünse dörder dörder taşımak lazım.
Sayın üyenin haberin sonuna doğru yaptığı hesaptan da şunu anlıyoruz. Müşterilerin yarısı 2-3er lira bahşiş bırakırsa 50-60 lira günlük bahşiş toplarmış. 60/3=20 yarısı ise müşteri sayısı 5 serviste 40. Bu hesapla tüp başına ayrılan zaman da, yükleme, taşıma, boşu çıkarma, doluyu takma, boşu taşıma vs. toplam 12 dakika. Zaman da bol yani. Tembel işi biraz. Günde 40, saatte 5 tüp. Bence yeterince azmederek yapılır bu iş, ha gayret!
Bir günde araca veya motora yükleyip, asansörlü veya asansörsüz binalara, kaçıncı kat olduğuna bakmadan kapıya kadar sırtınızda çıkaracağınız ağırlık toplamı bir tondan fazla. Fazla mesai ile bir buçuk tonu bile geçersiniz. Bu arada bu bahşiş oranı da hangi semtlerde geçerli bilemiyoruz. Biz tırışkadan insanlar, mümkünse kapıda kredi kartıyla ödemeyi tercih ediyoruz. Eğer kredi kartından fark alınıyorsa nakit ödüyoruz. Fakat 3-5 liranın hesabını yapmak zorunda olan yurdumun insanlarının genelinde bu bahşiş oranı yok sanki. Eğer sadece çok zengin sitelere giderseniz belki olur böyle bir mucize.
Kısacası bu güzel abimiz diyor ki; “Ehliyetiniz varsa, (yoksa bisikletle de dağıtırsınız, ne güzel) beliniz kemikleriniz kaslarınız sağlamsa (bel fıtığı, kemik hastalıkları, kas yırtılmaları neredeyse garanti, ama sigorta var), haftada 6 ya da 7 gün çalışmayı seviyorsanız, yağmur çamur, soğukta sıcakta bütün gün çalışmak gibi bir hayaliniz varsa, alın size babalar gibi, asgari ücret, sigorta ve yemek. Nesini beğenmiyorsunuz anlamıyoruz vallahi! Çok şaşkınız sektör işverenleri olarak.”
Tırışkadan fikrimiz şu; milli sporcuysanız günde 12 saate kadar, 20-25 kiloluk tüpleri, suları kaldır indir derken, haftanın 7 günü, fazla mesai derken maaşı 2 bin liranın üstüne çıkarırsınız. Bir de şansınız yaver gider de dağıtımı hep en zenginlere yapıp yarısından da bahşişi kaparsanız… 3 bin, 4 bin, kim bilir belki… Az yiyip biriktirirseniz, yakın zamanda kendi işinizi kurup zengin olmanız işten bile değil. Ama millete iş beğendiremiyorsun bu işsizlikte.
Neyse… Allah başka dert vermesin. Olmadı meclis üyeleri kendileri dağıtsınlar suları, tüpleri. Çocukları için de düşünebilirler bu mesleği. Kıyak iş ne de olsa.